Hazırlayan
Emrah Yedekci
www.anatoliasystem.com
Giriş
Ahlakı konu edinen felsefe dalı olarak açıklanabilecek etik konusu
mesleki yaşamda da belirleyici durumdadır ve etiğin çağımızda en çok
önemsendiği alanlardan biri de reklâmcılıktır. Serbest piyasa ekonomisi
kurallarının egemen olduğu günümüzün küresel pazarlarında yaşanan yoğun
rekabete ve artan tüketici önemine paralel olarak pazarlama çabaları kapsamlı
ve çok yönlü olarak ele alınmaktadır. Kuşkusuz bu çabalar arasında pazarlama
iletişimi ve özellikle de reklâm uygulamalarının oldukça önemli bir yeri
bulunmaktadır.
Reklâmlar,
etik açıdan uygun bulunsun ya da bulunmasın, tüketici davranışlarını etkilemek
amacıyla başvurulan önemli tutundurma karması içerisindedir. Bu nedenle
reklâmlar tüketicileri olumlu anlamda etkileyebileceği gibi, tersi şekilde olumsuz
olarak da etkileyebilmektedir. Bu nedenle reklâmlara karşı olumlu ve olumsuz
yaklaşımlar ortaya çıkabilmektedir.
Günümüzde
İnternet de önemli bir reklâm mecrası haline gelmiş ve gelişmiş bazı ülkelerde
de televizyondan sonra en fazla kaynak aktarılan ortam olmuştur. Ticari anlamda
internet reklamcılığının artış göstermesi ve işletmelerin de reklam
standartlarına uyma gerekliliği internetin önemini de arttırmıştır. Bununla
beraber internetin küresel olma özelliğinden ve farklı etik, ahlak ve yasa çeşitliliği
dolayısıyla, internet ve internet reklâmlarının içeriğini kontrol etme
olasılığını zorlaşmaktadır. Bu nedenle çalışma kapsamında reklâmcılığın özel
bir alanı haline gelen internet reklamcılığı ve etik konusunun bir arada
değerlendirilmesi gerekmektedir.
Çalışma dört temel bölümden oluşmaktadır. Buna göre ilk olarak internet
reklâmcılığı kavramı ve kapsamı, ardından konumuz ile ilişkili olduğu üzere
etik kavramı, kapsamı ve reklamcılık açısından etik konusu ve son olarak temel
inceleme alanımızı oluşturan internet reklâmcılığında etik konusuna yer
verilecektir.
İnternet Reklâmcılığı Kavramı ve Kapsamı
İnternet
reklâmcılığına elektronik reklâmcılık da denmektedir. Reklâmını yapmak için
interneti kullanan reklâm verenler internet ortamında mal ve hizmetlerinin
tanıtımını gerçekleştirirler. İnternet reklâmlarında reklâm ortamı, internetteki
web siteleri veya gönderilen elektronik postalardır. İşletmeler reklâm için bu
aracı tercih ediyorlarsa kullandığı mesajlar, geleneksel reklâm ortamlarında sunulan
mesajlarla tutarlı ve bütünlük içinde olmalıdır (Avşar ve Elden, 2004: 66).
İnternet reklâmcılığı, internetin gelişmeye başladığı 90’lı yıllarda ortaya
çıkmıştır ve halen internet, reklâmcılığın geliştiği ülkeler olan ABD ve
İngiltere’de televizyon reklâmcılığından sonra ikinci büyük reklâm ortamıdır
(Köroğlu, 2012: 76).
İnternet
aracılığı ile ilk reklam Hotwired sitesinde 1994’te yayımlanan banner
reklamıdır ve bunun ardından internet reklamcılığı yeni bir reklamcılık türü
olarak pazarda yerini almıştır. Diğer mecralarda olduğu gibi internet
reklâmcılığında da satıcı ve alıcı arasında etkileşim sağlamak esastır
(Altınbaşak ve Karaca, 2009: 466).
İnternet aracılığıyla
yapılan reklâmlar klasik reklâmlara göre bazı farklılıklar taşımaktadır. İnternet ortamında reklâm, daha çok bilgi
verme amaçlı oluşturulmuş sayfaların, renkli üç boyutlu olmaları, görüntü
efektleri ile sunulabilmeleri gibi özelliklerinden dolayı hızla gelişmektedir.
Günümüzde internetin daha fazla kişi ve işletme tarafından kullanılması,
özellikle basılı yayın araçları ve internet arasında rekabetin büyümesine yol
açmıştır. Dijitalleşmenin pazarlama alanında kullanılması ile birçok yenilik de
gündeme gelmiştir. İnternet ortamları ile klasik pazarlamada kullanılması zor
olan video, ses, grafik, animasyon gibi araçların hepsini aynı anda kullanma
imkânına sahiptir. İnternetin bu süreçte yaygınlaşması ile klasik pazarlama
faaliyetleri işletme içinde gerçekleştirilirken, mal veya hizmetlerin
tüketicilere akışı için; mağaza, işyeri, büro ve benzeri mekânlara giderek daha
az gereksinim duyulmaktadır (Ventura 2001: 80).
Reklâm veren ve
reklâm ajansları cephesinde internetin kayda değer bir reklâm ortamı olarak
görülmeye başlanmasında, internetin ürün ya da hizmetlerin hedef kitlesini
oluşturan bireylerin hayatında önemli ve yadsınamaz bir yer kazanmasının etkisi
büyüktür (Elden, 2013: 262).
Geleneksel
reklâmlar karşısında daha fazla bilgi sunabilmesi ile farklılaşan internet
reklâmcılığı; yatay bütünleşmeye de imkân sağlamaktadır. Burada yatay
bütünleşme olarak kast edilen temel üç konu “marketçilik kanalı olan iletişim,
işlem ve dağıtımdır. İnternet
reklâmlarının diğer reklam araçlarına göre interaktif, bireysel, ölçülebilir,
ekonomik, esnek ve giderek artan tiraj olmak üzere diğer reklam türlerine göre
avantajları söz konusudur (Özen ve Sarı, 2008: 16).
Bir
reklâm ortamı olarak internetin kullanılması üç şekilde gerçekleşmektedir.
Bunlar: (Elden, 2013: 264)
- Web sitelerinin reklâm aracı olarak
kullanılması,
- Web sayfalarına reklâm verilmesi,
- Elektronik posta yoluyla reklâm
yapılmasıdır.
Web
sitelerinin reklâm aracı olarak kullanılması, çeşitli kurumların sahip
oldukları web siteleri aracılığıyla kurumsal veya ürünsel temelde tanıtımlarını
yapmaları ve hedef kitle ile çift yönlü iletişim kurmalarını ifade etmektedir.
Bir diğer reklâm türü ise kurumsal imaj, marka ve hedef kitleyle örtüşen diğer
web sitelerine belli bedeller karşılığında reklâm verilmesini içeren
uygulamalardır. İnternet üzerinden gerçekleştirilen son reklâm uygulaması türü
ise elektronik post yoluyla reklâm yapılmasıdır (Elden, 2013: 266–268).
Banner
reklâmları, internet reklâmcılığının en bilinen formudur. Banner reklâmları
ileride iletişime davet ettiren küçük yazılım kodlarını da içerebilen,
hareketli grafik imajlardır. En önemli özelliği bir tıklama ile başka bir web
sayfasına yönlendirme yapılabilmesidir Banner reklamları ile ilgili
standartları yayınlayan İnternet Reklam Bürosu’na göre banner reklamlarının üç
temel özelliği bulunmaktadır. Bunlar: (Aksoy, 2012: 167)
- Genellikle logo ya da reklam
sloganından oluşurlar,
- Web sayfasına yatay değil, dikey
olarak yerleştirilirler,
- Banner’ların alt kategorileri de
vardır.
Banner
reklâmlara benzeyen ancak farkları mevcut olan başka internet reklâm tipi ise,
pop-up veya intersitial reklâmlardır. Bu tür reklâmlar web sitesine yerleşik
olmayıp, tüketici bir web sitesine bağlantı beklerken, web sitesinden ayrı
olarak kendiliğinden açılan pencerelerdir. Bu pencerelerden açılıp tüketici
kapatmadıkça açık kalabildiği gibi, kendiliğinden de kapanabilir. Bu
reklâmların boyutları tam ekran veya bannerlardan daha büyükçe yarım ekran
olabilmektedir (Aksoy, 2012: 167).
Bunların
dışında son yıllarda sosyal medya pazarlaması kapsamında internet reklâmcılığı
da ortaya çıkmıştır. Sosyal medya pazarlamasını, bireyleri çevrimiçi sosyal
kanallar yoluyla kendi web sitelerini, ürünlerini ya da hizmetlerini tanıtmak
ve geleneksel reklâm kanallarıyla mümkün olmayacak çok geniş topluluklarla
iletişim ve bağlantı kurmak için yetkilendiren bir süreç olarak
tanımlanabilecektir.
Etik Kavramı ve
Kapsamı
Etik, insan davranışlarını belirleyen sosyal standartlar dizisidir. Etik
normları toplumlarda kabul gören ahlak teorisine uyum sağlamıştır ama ne onun
eşdeğeridir, ne de ciddi yaptırımlar getirip hukuki veya dini hükümler gibi
cezalandırma getirebilir. Etik konusunu diğerlerinden ayıran en önemli özellik,
sert yaptırımlar içermemesidir (Müezzinoğlu, 2003: 117). Etik ile ilgili
tartışmalarda temel konu eylemlerde ahlaki açıdan değer ya da değersiz olanın
ne olduğu ile ilgilidir ve farklı etik kuralları ile ilgili kuramlarda da
görüldüğü burada iyiyi yaratan farklı konular üzerine odaklanılmaktadır. Bazı
kuramlar haz, mutluluk ve ödevi yerine getirme üzerine yoğunlaşırken, bazı
kuramlar ise doğruluk ve sevgiye odaklanmaktadır. Russell istek duyulanın iyi,
tiksinilenin ise kötü olduğunu savunmakta, ancak insanların bu konuda görüş
birliği içerisinde olmadığını belirtmektedir. Ayrıca istekler de birbiri ile
çelişmektedir. Etik de çelişen istekler ve bireylerin çatışmalarını çözecek
değerlerin belirlenmesini konu edinmektedir (Nutall, 1997: 15). Etik konusunda
ön plana çıkarılan sorular nelerin değerli ya da değersiz olduğu, erdemin ne
olduğu ve olmadığı, hangi eylemlerin doğru ya da yanlış olduğu üzerinedir. Bu
kapsamda belirli durumlarda ne yapmanın doğru olacağı sorusu, o durumu
yaşayanın yanıtlaması gereken bir sorudur. Bununla birlikte belirli durumlar
bir yana değerli ya da doğru olanın ne olduğu üzerine sorular da etik konusu
içerisine girmektedir (Aydın, 2001: 5).
Etik konusunda temel dayanağın iyi niyet olduğu da savunulmaktadır. İyi
niyet kişilerin savunulanları kabul etmesi ötesinde, fiilen de bu eylemleri
ilke olarak uygulamasına dayanmaktadır. Belirli nedenlerden dolayı kişilerde
iyiyi isteme, yani iyi niyet eksik olabilecektir. Bu durumda etik düşüncelerin
de hiçbir anlamı olmaz; tıpkı, örneğin teleolojiye ilişkin düşüncelerin, - aynı
zamanda herhangi bir şekilde dinsel eylemle ilişkili değillerse- entelektüel
açıdan önemli olabilseler bile, asıl amaçlarına bu bağlamda ulaşamayacakları
gibi. Hiç kimse teoloji ile dindar olamayacağı gibi etik ile de ahlaklı olamaz.
Bununla birlikte etik, eleştirel sorgulama yoluyla, ahlaka yönelik doğal
bakışın aydınlatılması bakımından hayata katkıda bulunabilir. O halde etiğin
konusunu ahlaki eylem ve yargılar oluşturur (Özmutaf, 2007: 86).
Her şeyi hemen ahlaki açıdan yargılamayıp, ahlaki olanın esasen ne
olduğunu, ahlaki eylemin bir anlamı olup olmadığını, böylesi bir eylemin nasıl
temellendirilebileceğini ve açıklayabileceğini soran kişinin konumu etiktir. Etik
konusunda belirtilecek olgulardan bir diğeri de sadece insanlara özgü
olmasıdır. Kavramın temeli ise toplumsal faydanın elde edilmesidir. Toplumsal
kalkınma amacıyla ahlaki davranışların rehberliğinde hareket etmek konunun
özünü oluşturmaktadır. Özellikle kamu sektöründe uygulama açısından etik
konusunun önemi ve rolünü açıklamak için ahlak kurallarına da başvurulmaktadır.
Bu nedenle etik ve ahlak konusu da birbiri ile bağlantılı durumdadır (Usta,
2010: 159).
Toplumsal yaşamda ahlâk, daha çok töre anlamında tutum ve davranışları
ifade etmek amacıyla kullanılmaktadır. Etik ise bir sürecin ve nasıl sorusunun
anlatımıdır. Bir başka ifadeyle; etik usul veya biçim, ahlâk ise esas ya da
içerik ile ilgilenmektedir. Ahlâk yerel olmakla birlikte evrensel olan ilke ve
kuralların ilk önce yaşandığı ve denendiği alandır. Evrensel nitelik taşıyan
etik çerçevenin yapı taşları yerel ahlâkî kurallardan oluşmaktadır (Mahmutoğlu,
2009: 227).
Etik, içeriği ne olursa olsun, bir eylemin haklı olarak ahlaki diye
tanımlanabilmesi için yerine getirilmesi gereken koşulları tamamen biçimsel
yoldan yeniden kurarak -ahlaksal olanla ilintili bütün soruları çok genel,
ilkesel, dolayısıyla da soyut düzlemde tartışır. Bu nedenle etik daha çok
herkes için ulaşılması gereken değerlerin ölçütlerini belirtmekte ve hangi
amacın iyi kabul edileceğine dair bağlayıcılığı göstermektedir. Ayrıca etik bir
şey hakkında iyi hükmüne nasıl varılacağını da belirtmekte, dolayısıyla tek tek
eylemlere değil; bunlar ile ilgili yargıların nasıl oluştuğuna odaklanmaktadır
(Acar, 2000: 1; Pieper, 1999: 18).
Reklâm ve Etik
İlişkisi
Reklâm, yoğun olarak kullanılan ve büyük kitleleri hedef alması
bakımından üzerinde çok fazla konuşulan ve en sık eleştirilen pazarlama
aracıdır. Reklâmın bu kadar çok eleştirilmesi, tüketicilere aldatıcı ve
yanıltıcı bilgiler vermeye açık olması ve ikna etme ile kandırma, diğer bir
deyişle aldatma sınırları arasında net bir çizginin çizilememesinden
kaynaklanmaktadır (Torlak, 2007:259).
Tüketicinin tüm pazarlama çalışmalarının merkezinde
yer almasıyla önem kazanan pazarlama ilerisimi elemanlarından birisi olan
reklâmın ikna etme ve yönlendirme yeteneği ve gücü vardır. Reklâmın bu özelliğinin
kötüye kullanılma olasılığı nedeniyle, reklamcılıkta etik sorunlar sıklıkla
gündeme gelmekte ve çeşitli platformlarda konu tartışılmaktadır. Birtakım
yasalar, düzenlemeler ya da toplumsal ve bireysel değerler ve yargılar
reklâmcılıkta etik sorununa çözüm getirmeye çalışsa da reklâmın toplum üzerindeki
potansiyel etkileri, reklâmcılıkta etik sorun tartışmasını gündemde
tutmaktadır. Reklâmın toplum üzerindeki olumsuz etkilerini eleştiren görüşler
de her geçen gün artmaktadır. Reklamlardan en çok etkilenen kesim olan çocuğun
reklamlardan ve özellikle televizyon reklamlarından bu kadar çok etkilenmesini
birkaç çarpıcı araştırma sonucuyla da gözleyebiliriz (Lindstorm ve Seybold,
2003: 64–65).
·
Çocuklar televizyonda izlediklerine
dikkatle bakmakta ve yetişkinlerden daha fazla ayrıntıyı anımsamaktadır.
(Kendilerine yönelik olmayan reklâmlarda bile.)
·
Çocuklar reklâmları gerçekten
sevmektedirler. Yetişkinlere göre yedi kat daha fazla sevdiklerini
belirtmektedirler.
Reklâmlara
ilişkin düzenlemeler üzerinde reklâmı yapılan ürün, reklâmın yayınlandığı ortam
ve yayınlanma biçimi, hedef kitlesi, içeriği yani neyin, nasıl söylendiği gibi
pek çok unsur etkili olmaktadır ve reklâmlar bu unsurlara dair geliştirilen
hukuk kuralları kapsamında denetime tabi tutulmaktadır, örneğin hemen hemen
hukuk sistemlerinde yasak olan aldatıcı reklâmlarla mücadele edilirken, dört
ayrı yöntem uygulanmaktadır. Bunlar özdenetim, özel hukuk kuralları, idari
denetim ve cezai tatbikattır (Avşar ve Elden, 2004: 85).
Reklâm sektörünü oluşturan unsurlar kapsamında etik ilkelerde göz önüne
alınabilecek konular şu şekilde sıralanabilir: (Aktuğlu, 2006: 10)
- Reklâmı kim
yapacaktır?
- Neyin reklâmı
yapılacaktır?
- Reklâm veren – reklâm
ajansı arasındaki ilişkinin boyutları ne olacaktır?
- Reklâm ajansı - medya
arasındaki ilişkinin boyutları nasıl olacaktır?
- Reklam verenin medya
ve reklam ajansına karşı sorumlulukları nelerdir?,
- Reklâm ajansı ve
medyanın reklâm verene karşı sorumlulukları nelerdir?
- Sosyal yaptırımlar ve
mesleki yaptırımlar nasıl olmalıdır?
- Yaptırımlarda esas
alınacak ilke ve kurallar nelerdir, bunları belirleyecek yetkililer
kimlerdir?
İnternet
Reklâmcılığında Etik
Reklâm,
pazarlama ve satış gibi ticaret aktivitelerinin çok büyük miktarda
gerçekleştiği internet ortamında, kişiyi ele geçirmek ve aktif olarak saldırıda
bulunmak engellenmesi zor bir hareket olduğu için; internette etik ve hukuk
konularının önemini ortaya çıkarmaktadır. Bunun dışında kişinin rızası dışında
reklama maruz kalması gibi konular da internet reklamcılığında etik konuların
tartışmaya açılmasına yol açmıştır.
19–21
Kasım 1999 tarihleri arasında Ankara Üniversitesinde düzenlenen, İNET-TR’99
Panelinde konuşma yapan Yargıtay Başkanlığı Tetkik Hâkimi Mehmet Tiftikçi:
“Tüketicinin korunması alanında, internet dolayısıyla karşımıza çıkan bir ilk
sorun, internet yoluyla yapılan aldatıcı ve yanıltıcı reklâmlardır. İnternet sisteminin özelliği nedeniyle;
yapılan reklâm salt bir reklâm olarak kalmamakta, genellikle tüketicilere reklâmı
yapılan ürünü anında satın alma ya da hizmetten anında yararlanma olanağı
sunulmakta ve tüketici reklâmın cazibesine kapılarak, düşünme fırsatı bile
bulamadan kendisini sözleşmeyi akdetmiş bulmaktadır. Böylece reklâmın aldatıcı
ve yanıltıcı etkisi de katlanarak çoğalmaktadır” şeklindeki konuşması, internet reklâmcılığının
hukuki önemini ortaya koymaktadır (Görkey, 2008: 38).
İnternette
reklâm sektörünü oluşturan kurallar ve genel ilkeler, henüz tam anlamıyla
yerleşmiş değildir. Özellikle elektronik postanın kolay, ucuz ve hızlı olması
gibi nedenlerle internet iş modeli oluşturan çoğu şirket, her fırsatta
elektronik posta mesajı göndermeye çalışmaktadır. Bu olgu, ciddi bir mesaj
kirliliği yaratmakta ve elektronik posta reklâmlarının etkisini ortadan
kaldırmaktadır (Altunışık ve Karaca, 2009: 473).
Doğru
kişiye izin alınarak gönderildiğinde etkin bir reklâm türü olan elektronik
posta yoluyla reklâm uygulamalarında karşılaşılan en önemli sorun ise
“kullanıcıları rahatsız edecek ölçüde sık aralıklarla ve onlardan izin almadan reklâm
yapılmasıdır. Bu tarz olumsuz uygulamalar ile kullanıcılar hem reklâm iletisini
okumadan silmekte hem de reklâm içerikli postayı gönderen firmaya yönelik
olumsuz bir tutum geliştirmektedir” (Elden, 2013: 268–269).
İnternet
reklâmcılığında etik dışı uygulamaları en aza indirebilmek amaçlı “mesaj
listesinden çıkabilme” olanağı geliştirilmiş olsa da bu durum da etik olmayan
uygulamalara neden olabilmektedir. Bazı işletmeler, bu uygulamayla listelerden
çıkmak isteyen kullanıcıların hesaplarını sürekli kullanılan bir posta adresi
olarak değerlendirmekte ve başka işletmeye satmak üzere biriktirmektedir (Altunışık
ve Karaca, 2009: 473).
Kişisel
enformasyonun mahremiyetinin korunması açısından, e-posta ve tele pazarlama
alanında kabul gören uygulamalar arasında, kullanıcının istediğinde bilgilerini
sildirip bu tür sistemlerden ayrılabilmesi de bulunmaktadır. Örneğin ABD’de
GrammLeach-Bliley kanunu ile bankacılık ve finansal hizmetler alanındaki
bilgilerin korunması hedeflenmekte, The Children’s Online Privacy Protection
kanunu ile de çocuklara yönelik benzer bir düzenleme yapılmaktadır. 2003
tarihli CAN-SPAM kanunu, istenmeyen ticari e-postaların alınmaması için mesajda
seçenek sunulmasını gerektirmektedir (Köroğlu, 2012: 76–77).
İnternet
etiği kapsamında tartışılan bir diğer önemli konu Web sayfasını ziyaret eden
kullanıcıların haberi ve izni olmadan onlar hakkında bilgi toplamaktır. Bu tür
bilgiler çoğu zaman ziyaretçiler için yararlı olabilecek tarzda, örneğin
sonraki ziyaretlerde sitenin hızlı yüklenmesi yönünde kullanılırken, bazen de
elde edilen bilgilerin diğer iş modellerine ücret karşılığı satılması,
ziyaretçilere sürekli reklâm içerikli mesajlar gönderilmesi gibi etik dışı
amaçlarla da kullanılabilmektedir (Altunışık ve Karaca, 2009: 473).
Joseph
Migga’ya göre; internette yer alan reklâmların kişisel kimliği ele geçirerek
kişiye özel mesaj göndermesi, toplum üzerinde psikolojik bir zarar meydana
getirmektedir. Kişinin her türlü hareketinin gözlem altında tutulması ve
kendine ait özel bir alan bırakılmaması, güven kavramını zedelemektedir.
Böylece internet reklâmcılığının etik, hukuki ve yasal olarak denetim altına
alınması gerekliliği ortaya çıkmaktadır (Görkey, 2008: 59).
Sonuç
İnternetin
ortaya çıkması ve hızla yaygınlaşmasıyla birlikte reklâmcılık da yeni bir
döneme girmiştir. Daha önce kullanılan geleneksel reklâmcılık yöntemlerinden
farklı olarak internet ortamı, zengin medya desteği sağlama, hedef kitle
belirleme, anında yayına alma ve yayından kaldırma, anlık ölçümlenebilme,
ekonomik olma gibi üstün yönleriyle öne çıkmıştır.
İnternet
reklâmcılığında etik konusu özelinde ön plana çıkan temel konular genel olarak
internet yoluyla yapılan aldatıcı ve yanıltıcı reklâmlar, kullanıcıları
rahatsız edecek ölçüde sık aralıklarla ve onlardan izin almadan iletilen spam
mailler, çocukların internet reklamcılığına karşı korumasız olması ve
kullanıcıların istekleri dışında açılan reklam sayfalarıdır.
İnternet
reklâmcılığı gerek Türkiye, gerekse yabancı ülkeler açısından günlük yaşantımıza
henüz yeni giriş yapmış ve çok hızlı gelişmiş bir konu olduğundan gerekli yasal
düzenlemeler halen ön plana çıkamamıştır.
Piyasanın etik rekabet unsurlarını temel alan bir etkileşimde olmasını
sağlamak amacıyla bazı tavsiye niteliği olan kurul ve kurumlar oluşmuş ve çalışmakta
ise de; bu kurulların gerekli yasal düzenlemeler ile daha etkili bir duruma
getirilebilir olduğu düşünülmektedir. Diğer yandan, internet reklâmcılığı konusunun teknik ya da
etik yaklaşımla değerlendirilmesiyle birlikte, konuyla ilgili olarak mevcut ya
da yenilenmesi gereken yasal düzenlemelerin tartışılmaya açılması, dolayısıyla bu alanda disiplinler arası
bilimsel çalışmaların sayılarının artırılması bir zorunluluk haline gelmiştir.
Kaynakça
Acar, A. G. (2000).
Etik Değerlerin Kurumsallaştırılması
Üzerine Bir Araştırma, İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
Aktuğlu, I. A.
(2006) “Tüketicinin Bilgilendirilmesi Sürecinde Reklâm Etiği”, Küresel İletişim Dergisi, Sayı 2.
Aksoy, Ramazan
(2012) İnternet Ortamında Pazarlama,
Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Avşar Z. ve
Elden M. (2004). Reklâm ve Reklâm
Mevzuatı. Ankara: RTÜK Yayınları.
Altunbaşak,
İ; Karaca, E. S. (2009) “İnternet Reklâmcılığı ve İnternet Reklâmı Ölçümlenmesi
Üzerine Bir Uygulama”, Ege Akademik Bakış Dergisi, Cilt 9, Sayı 2.
Aydın,
İ. P. (2001). Yönetsel Mesleki ve
Örgütsel Etik, Ankara: Pegem A Yayıncılık.
Elden,
M. (2013) Reklâm ve Reklâmcılık, 2.
baskı, İstanbul: Say Yayınları.
Nuttall, J. (1997). Ahlak
Üzerine Tartışmalar Etiğe Giriş, çev. A. Yılmaz, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Özen, Ü.; Sarı,
A. (2008) “İnternet Reklamcılığı: İnternet Kullanıcılarının İnternet
Reklamcılığı Konusundaki Tutum ve Davranışları”, Bilişim Teknolojileri Dergisi, Cilt 1, Sayı 3.
Pieper, A (1999) Etiğe
Giriş, çev. V. Ataman/G. Sezer, İstanbul. Ayrıntı Yayınları.
Torlak, Ö.
(2007), Pazarlama Ahlakı, İstanbul:
Beta Yayınları.